21 Mart 2008 Cuma

Küresel Soğuma !!!

Ekibiyle birlikte iklimin sırlarını araştıran Prof. Dr. Henk Brinkhuis, Atlas'a açıkladı: Kuzey Kutup Denizi'nin sıcaklığı 55 milyon yıl önce 23 dereceydi. Su bitkisi azolla önemli oranda 'küresel soğumaya' neden oldu.
Fransa'nın kuzeyinde bulunan 55 milyon yıllık fosilleşmiş reçine parçalarını inceleyen bilim insanları, bölgenin bir zamanlar yağmur ormanıyla kaplı olabileceği sonucuna vardı. The Journal of Organic Chemistry'nin ocak sayısında yayımlanan araştırmaya göre bu parçalar, günümüzde Amazon yağmur ormanında yaşayan bir ağaç türünün benzerinden sızmış olabilir. Bilimsel veriler, yaklaşık 55 milyon yıl önce Dünya'nın hızla ısındığını gösteriyor. Aralık ayında Nature dergisinde yayımlanan bir araştırma, zincirleme olayların bu dönemde küresel ısınmaya yol açtığını gösteriyor. Hollanda'nın Utrecht Üniversitesi profesörlerinden Henk Brinkhuis ve ekibinin çalışmasına göre, muhtemelen yoğun volkanik faaliyet sonucu atmosferdeki karbondioksitin artması Dünya'nın ısınmasına neden oldu. Isınmayla deniz dibinde bulunan, metan içeren buz benzeri yapılar eridi ve büyük miktarda metan gazı atmosfere karıştı. Güçlü bir seragazı olan metan, sıcaklığı daha da artırdı. Profesör Brinkhuis, kendisiyle yaptığımız röportajda devasa miktarda metanın çok kısa sürede havaya karışmasının söz konusu olduğunu ifade etti.

Mikroorganizmaların atmosferdeki metan miktarının belirlenmesinde önemli rolü var. Bazı bakteriler seragazı metanı 'yiyor'. Yeni Zelanda'nın Rotorua kenti yakınındaki jeotermal alanda bu özellikte yeni bakteriler keşfedildi.
Çalışmaları ekim ayı sonunda Science dergisinde yayımlanan Washington Üniversitesi araştırmacıları, uzun vadede Dünya'nın ne kadar ısınacağı konusunda büyük bir belirsizlik olduğunu vurguluyor. Araştırmacılara göre 'geri besleme mekanizmaları' olarak adlandırılan zincirleme olaylar, iklim değişikliği tahminlerini zorlaştırıyor. Sözgelimi atmosferdeki karbondioksit artışına bağlı ısınma, kutuplardaki buzların erimesine neden olur; güneş ışınlarını yansıtan buzların erimesiyle sıcaklık daha da artar. Peki 55 milyon yıl önceki geri besleme süreci sonunda Dünya ne kadar ısındı? Prof. Brinkhuis'un dahil olduğu araştırma grubu, daha önce de kısaca PETM adı verilen bu dönemde Kuzey Kutup Denizi'nin ortalama yüzey sıcaklığının 23 santigrat dereceye vardığını belirlemişti. İki buzkıranın yardımıyla 2004'te Kuzey Kutup Denizi'nin tabanından örnekler alındı. Elde edilen bulgular ilk defa 2006'da Nature dergisinde yayımlandı. Araştırma grubundan Dr. Gerald Dickens, örneklerin PETM döneminde Kuzey Kutbu'nun çok sıcak olduğunu açıkça gösterdiğini belirtiyor. Önemli keşiflerden biri de yaklaşık 49 milyon yıl önce Kuzey Kutup Denizi'nin birçok yerinin azolla adındaki bir tür su bitkisiyle kaplı olduğunun anlaşılmasıydı. Bulgulara göre bu bitki 800 bin yıl boyunca Kuzey Kutup Denizi'nde yaşadı. Prof. Brinkhuis, dünyanın en hızlı büyüyen bitkilerinden olan azolla'nın atmosferden büyük miktarda karbondioksit çekerek 'küresel soğumaya' neden olduğu kanısında. Bilim insanı Atlas'a azolla'nın soğumaya yol açtığını gösteren sağlam kanıt bulduklarını söyledi. Ayrıca büyük bir proje başlattıklarını ve azolla'ya ilişkin çok çeşitli deneyler yaptıklarını da belirtti.
Gaz Dengesi
Atmosferin üst tabakasında bulunan ozon, canlıları güneşin zararlı ultraviyole ışınlarından koruyan bir kalkan görevi görüyor. Ancak motorlu araçlardan, endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan kimyasalların güneş ışığında reaksiyona girmesiyle atmosferin alt tabakasında oluşan ozon insan için zararlı. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden John M. Reilly ve meslektaşlarının yeni araştırmaları, fosil yakıt kullanımındaki artışa bağlı olarak ozon seviyesinin de artacağına işaret ediyor; bu da Dünya'nın bitki örtüsüne zarar veriyor. Yüzeye yakın ozon, bitki gözeneklerinden girerek bitkilerin zayıf ve küçük kalmasına yol açıyor. Ayrıca, bitkilerin atmosferden daha az karbondioksit çekmelerine neden oluyor.

Azolla, dünyanın en hızlı büyüyen bitkilerinden biri. Bulgulara göre 800 bin yıl boyunca Kuzey Kutup Denizi'nde yaşadı ve atmosferden büyük miktarda karbondioksit çekerek bu seragazının seviyesini düşürdü. Yaklaşık iki yıl önce, Max Planck Enstitüsü'nden Frank Keppler ve meslektaşlarının araştırması bitkilerin metan gazı yaydığını göstermiş ve şaşkınlıkla karşılanmıştı. Atmosferden seragazı karbondioksiti çeken bitkiler, milyonlarca ton seragazını da havaya mı salıyor? Zhi-Ping Wang ve meslektaşlarının 2007'nin kasım ayında Environmental Science & Technology'de yayımlanan çalışmalarına göre, yalnızca bazı bitkiler metan yayıyor. Bataklıklar gibi oksijeni düşük ortamlarda yaşayan mikroorganizmalar metan üretiyor. İnekler, koyunların midelerinden de metan gazı çıkıyor. Öte yandan, bazı mikroorganizmalar da metan yiyor. Tabii bir de insan faaliyetlerinden kaynaklanan metan salımları var. İlginç ama bazı bilim insanları küresel ısınmayla mücadele etmek için geviş getiren hayvanlardan çıkan metan gazını azaltmaya çalışıyor. Bu konuya ilişkin haberler 2007'de dünyanın önde gelen bazı gazetelerine taşındı. İnek ve koyunların özel bitki türleriyle beslenmesi, hatta sindirim sistemlerinin genetik olarak değiştirilmesi bile gündeme geldi. Hayvanlardan çıkan metan gazını azaltmaya çalışmak yerine seragazlarının artışına neden olan aşırı tüketimlerimizi önlemeye çalışmamız gerekmez mi? Seragazları yani karbondioksit, metan ve diğerleri ısıyı tutarak yeryüzünün sıcak kalmasını sağlıyor. Sera etkisi olmasaydı, günümüzde ortalama 15 derece olan Dünya sıcaklığının eksi 15 derece olacağı hesaplanıyor. Peki, bu gazlar fazla olsaydı neler olabilirdi? Venüs'ün atmosferi yüzde 96.5 karbondioksitten oluşuyor; ortalama yüzey sıcaklığı yaklaşık 460 derece! Dünya'nın atmosferindeki karbondioksit oranı ise yüzde 0,0360. Karbondioksitten yaklaşık yirmi kat güçlü bir seragazı olan metanın Dünya atmosferindeki oranı daha da az, yüzde 0,00017. Seragazı nitröz oksit, karbondioksitten yaklaşık üç yüz kat daha güçlü ama oranı metanınkinden de düşük: yüzde 0,00003. Bu sayılar atmosferde dengeli bir gaz karışımı olduğunu gösteriyor.
YAZI: SELCEN PİRGE / Atlas Şubat 2008, sayı 179

Hiç yorum yok: